25 Aralık 2010 Cumartesi

4 - METİN

ALIŞVERİŞTE TERCİH, İNTERNET
Ankara (AA) Dünya nüfusunun onda birinin, internet üzerinden alışveriş yaptığı bildirildi. Tüketici araştırmasına göre dünyada 627 milyondan fazla kişi bugüne dek internetten alışveriş yaptı. Araştırmaya göre, sadece geçen ay 325 milyon kişi online alışveriş gerçekleştirmiş. Buna göre Almanya, Avusturya ve İngilitere’de internet kullanıcılarının yüzde 95’i internet üzerinden alışveriş yapıyor. Asya Pasifik Bölgesi’nde ise en fazla online alışveriş yapan ülkeler Güney Kore ve Tayvan.
Cumhuriyet Gazetesi (7 Kasım 2005)

ELEŞTİRİ
Yeditepe’nin 1 Ocak sayısında Mehmet Fuat’ın “Usta Sanatçı" adlı bir yazısı var. Karışık bir yazı, ama ben pek sevdim. Mehmet Fuat’ta bir değişme olduğunu sanıyorum. Eski yazılarında kesin sözler daha çoktu. “Şu şöyledir.” der çıkardı. Şimdi kaçınıyor. Daha doğrusu kaçınmıyor, gene kesin sözler söylüyor, ama bir sözü söyler söylemez tersinin de doğru olabileceğini düşünüyor. Bence, gerçekten düşünmek budur işte. Çok umudum var Mehmet Fuat’tan, günden güne ilerleyeceğini umuyorum.
Sanatın öğretici olmasını, sanat adamının toplum işleriyle uğraşmasını istemekten vazgeçmiyor. Mehmet Fuat, Şinasi’nin “Hasletâmüzi edeb” diye başlayan edebiyat tarifini de, “Tiyatro bir mektebi edebdir.” sözünü de imzalayabilir. Ama bundan başka bir şey olduğunu da seziyor, bir ustalık arıyor sanatta. Çok iyi bütün bunlar, düşünce alanının genişlemiş olduğunu gösteriyor.Dediklerinin hepsini doğru bulmadım.
Yazısına şöyle başlamış:
Sanat sanat için mi, yoksa toplum için mi? Bu konu üzerine ardı arası kesilmez tartışmalar olurdu eskiden, artık bir önemi kalmadı. Sanat toplum içindir diyenler daha ağır bastılar. Genç sanatçıların büyük bir çoğunluğu da onların peşine takılınca tartışmaların sonu alınmış oldu. Sanat sanat içindir sözüne artık kimse aldırmıyor.
Duralım. Önce şu “peşine” sözünü Mehmet Fuat’a yakıştıramadığımı söyleyeceğim. Açık, yalın bir Türkçeye özeniyor, Farsçadan alıp çoğu yanlış kullandığımız o “piş, peş” sözünü neden kullanır? Atıversin onu da... Gelelim dediğine. Onu söyler söylemez kendi de belli, pişman olmuş, dokunduğu tartışmanın önemini, öyle çabuk çabuk çözümlenecek bir konu üzerine olmadığını hatırlamış, yargısını hafifletmeğe çalışıyor. Şöyle diyor:
Aynı konu üzerinde iki zıt düşünce çarpıştı, biri öbürüne üstün çıktı, o kadar. Yenenin eksiksiz, yenilenin ise bütünü ile yanlış olduğunu kim söylemiş?
Ben, bu konularda, yenmenin, yenilmenin ne demek olduğunu pek anlayamıyorum. “Sanat sanat içindir.” diyenler yenilmemiştir, gene öyle söylüyorlar, bundan sonra da söyleyecekler. Mehmet Fuat kendi kendisiyle çarpışıyor, gene de saltık bir doğrunun bulunacağından, bir düşüncenin yanlışlığı gösterilip atılacağından umudunu kesemiyor. Biraz daha düşünsün, hiçbir doğrunun feda edilemeyeceğini, bir tartışmada kimsenin kimseyi yenemeyeceğini daha iyi anlar.
Nurullah Ataç
(Dergilerde)

ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Orhan Veli

Yukarıdaki ilk metin gazeteden alınmış bir haber yazısıdır. İkinci metin bir eleştiri üçüncüsü de bir şiirdir.
Okuduğunuz metinler cümlelerden oluşmuştur.
Cümle, bir duyguyu, bir düşünceyi bir isteği ya da bir olayı tam olarak anlatan ve bir yargı bildiren söz grubudur. Cümlede kesin bir yargı bulunur; kaç sözcükten oluşursa oluşsun yargı bildirmeyen söz grubuna cümle denmez. Yargı bildiren tek bir söz de olsa cümle sayılır. Bu nedenle bir metnin en küçük anlamlı öğesi cümledir.
Metinde cümlelerin arka arkaya anlamsal bir bağlantı kurularak sıralanmasından paragraflar oluşur. Paragrafta bir ana fikir etrafında sıralanmış cümleler bulunur. Metinde paragraflar düşünce birimidir. Bir paragraftan diğerine geçerken dil, düşünce ve anlam birliği sağlanır. Metindeki paragrafın içinde giriş, gelişme ve sonuç bölümleri bulunur.
Metinde paragraflar anlatılan konunun boyutuna göre uzunluk ya da kısalık gösterir. Birkaç cümleden oluşan paragraflar olduğu gibi tek cümleden oluşan paragraflar da vardır.
Paragrafların bir araya gelmesinden de bir metin (makale, fıkra, söyleşi, deneme, hikâye, roman vb.) oluşur. Her metnin bir ana düşüncesi vardır. Metinde ana düşünceyi destekleyen yardımcı düşünceler paragraflarda dile getirilir. Ana düşünce metinde bir cümle olarak belirtilebileceği gibi yazının bütününden de çıkartılabilir. Metin giriş , gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşur.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı gibi metinler bir duygu, düşünce, istek ya da olayı anlatmada araç olarak kullanılır.
Edebiyat alanına giren eserler kesin olmamakla birlikte belirli niteliklerine göre “sanat eserleri” ve “düşünce eserleri” olmak üzere ikiye ayrılır. Kaynakwh:
Sanatçıların duygu, düşünce ve hayallerini güzel ve etkili biçimde anlatması sonucu oluşan eserlere sanat eserleri denir. Şiir, hikâye roman, tiyatro, söylev bu tür eserlerdir.
Okuyucuyu aydınlatmak, düşündürmek onlara bazı bilgiler vermek amacıyla yazılan eserlere de düşünce eserleri denir. Makale, fıkra deneme, eleştiri, söyleşi, anı, günlük türündeki eserler düşünce eserleridir.

Sanatçının veya yazarın ortaya koyduğu eser zaman zaman düşünce eseri; düşünce eseri de sanat eseri niteliği gösterebilir. Örneğin şiir, hikâye, roman ele alınan konunun özelliğine göre düşünce eseri sayılabilir.

METİNLERİN ANLATIM YOLLARI (İFADE ŞEKİLLERİ)

Duygu, düşünce ve hayallerin sözle ya da yazıyla güzel ve etkili bir şekilde anlatılmasına edebiyat denildiğini biliyorsunuz.
Demek ki edebiyat ürünleri sözlü ve yazılı olmak üzere iki türlü dile getirilmektedir. Bunlardan sözle yapılan anlatıma sözlü anlatım; yazıyla yapılarına da yazılı anlatım denir.
Sözlü Anlatım
Duygu düşünce ve hayallerin sözle dile getirilmesine sözlü anlatım denir. Sözlü anlatımda isteğin doğru, düzgün, yalın ve etkili bir biçimde söylenmesi önemlidir. Ses tonu, söyleyiş vurgu, jest ve mimikler sözün etki gücünü artırır. Gereksiz heyecan ve telaş ve yerinde yapılmayan jest ve mimikler de sözün etki gücünü düşürür. Liderler, siyasetçiler, komutanlar sözlü anlatımın gücünden yararlanırlar. Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşı'nda; Kurtuluş Savaşı'nda ve Cumhuriyet Devri’nde yaptığı konuşmalar sözlü anlatımın başarılı örnekleridir.
Günümüzde kitle iletişim araçlarının: özellikle radyo ve televizyon kanallarının artması, toplu yaşamanın getirdiği zorunluluklar, demokratik bir ortamda karşılıklı hoşgörü ve güvenin oluşmasında sözlü anlatım önemli bir rol oynamaktadır. Sözlü anlatım; nutuk, konferans, panel, açıkoturum, sempozyum gibi türlere ayrılır.
Yazılı Anlatım
Duygu ve düşünce hayallerin güzel ve etkili biçimde yazıyla dile getirilmesine de yazılı anlatım denir. Günlük hayatta, bir mektup yazmak, not çıkarmak, bir yazı hazırlamak zorunda kalabiliriz. Duygu düşünce ve özlemlerimizi, sevinçlerimizi dizeler halinde ölçülü, uyaklı söyleyebiliriz. Ayrıca cümle ve paragraflar halinde bir fıkra, makale, deneme yazabilir; hatta öykü, roman, tiyatro eseri yazmak isteyebiliriz. O zaman yazılı anlatıma başvururuz.

Yazılı anlatımda yazım (imlâ) kurallarına ve noktalama işaretlerine dikkat edilir. Yerinde kullanılmayan noktalama işaretleri, yazım hataları sözün anlamını değiştirir.
Nesir hâlinde yazılan düşünce yazılarında giriş, gelişme ve sonuç bölümleri bulunur. Yazının konu ile ilgili ilk bölümüne giriş; düşüncelerin açıklanıp örneklendiği, karşılaştırmaların yapıldığı bölüme gelişme; düşüncelerin bir sonuca, bir yargıya varıldığı bölüme de sonuç bölümü denir. Hikâye, roman, tiyatro gibi türlerde bu bölümlere serim, düğüm ve çözüm adı verilir.
Her yazının bir ana düşüncesi ya da ana duygusu (tema) vardır. Bir yazıda yazarın okuyucuya vermek istediği temel düşünceye ana düşünce denir. Ana düşünceyi destekleyen ve diğer paragraflarda yer alan düşüncelere de yardımcı düşünce denir. Yazı düşünceler arasında bir bağ kurularak geliştirilir.
Türk edebiyatında nesir (düz yazı) biçiminde yazılan eserlere mensur eser denir.
Yazılı anlatım nazım ve nesir olmak üzere ikiye ayrılır.
a. Nazım
Duygu, düşünce ve hayallerin ölçülü, uyaklı dizeler hâlinde anlatılmasına nazım denir.
b. Nesir
Duygu düşünce ve hayallerin cümle ve paragraflar hâlinde dil bilgisi kurallarına uygun olarak anlatılmasına nesir denir. Nesir sözü Arapça dağıtmak, saçmak, yaymak anlamlarına gelir. Burada kastedilen duygu ve düşüncenin açılması, yayılması, yani açık seçik anlaşılır hâle gelmesidir. Nesirde düşünceler ifade edilirken noktalama işaretlerine, yazım (imlâ) kurallarına uyulur. Yerinde kullanılmayan işaretler cümlenin anlamını bozar.

Güzel bir cümlede şu nitelikler bulunur:
Açıklık: Söylenmek istenen düşüncenin herkes tarafından aynı şekilde kolayca anlaşılmasıdır.
Duruluk: Düşünce ve duygunun gerektiği kadar sözcükle anlatılmasıdır. Duru bir cümlede gereksiz sözcüklere ve öğelere yer verilmez.
Yalınlık (sadelik): Süse ve gösterişe kaçmadan, az sözle duygu ve düşüncelerin dile getirilmesidir.
Akıcılık: Yazıda dile takılacak pürüzlerin olmamasına akıcılık denir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder